T.C.
Milli Eğitim Bakanlığı
DilKonMer
Dil, Konuşma ve Ses Bozuklukları Özel Eğitim Merkezi
İstanbul - Bahçelievler 2013
Özel Eğitim'de 20. yıl
Dil ve Konuşma Terapisinde "11. yıl"
®
®
Fonolojik Bozukluk
Fonolojik bozukluğun temel özelliği kişinin yaşına, lehçesine ve gelişim dönemine uygun olarak konuşmasında beklenen düzgünlüğün ve ses uyumunun olmamasıdır. Bu çocuklar çıkartmaları beklenen konuşma seslerini çıkartamazlar.
Fonolojik Bozukluk
Fonolojik bozukluğun temel özelliği kişinin yaşına, lehçesine ve gelişim dönemine uygun olarak konuşmasında beklenen düzgünlüğün ve ses uyumunun olmamasıdır. Bu çocuklar çıkartmaları beklenen konuşma seslerini çıkartamazlar. Sesin uyumsuz çıkması ve kullanımı, yanlış vurgulama ve seçmeler ya da düzenlemelerdeki bozukluklar şeklinde olabilir (örneğin "k" sesi yerine "t" sesinin kullanılması). Sondaki sessiz harflerin söylenmemesi gibi bazı atlamalar yapılabilir.
Konuşma sesleri çıkarma ile ilgili zorluklar okul başarısını, mesleki başarıyı ya da toplumsal iletişimi engeller. Söylenmesinde en sık yanlış yapılan sesler "ı, r, s, z, t, ç" gibi yaşla düzelmesi beklenen seslerdir. Ancak daha küçük yaşta ya da daha ağır derecede etkilenenlerde erken dönemde öğrenilmesi gereken ünlü ve ünsüzlerde de yanlışlıklar yapılabilir. Islığa benzer seslerin söylem bozukluğu ile kendini gösteren peltek konuşma özellikle sıktır.
Fonolojik bozukluk aynı zamanda heceler ve sözcükler içindeki seslerin sıralanma ve seçilme hatalarını da içerir. Bozukluğa işitme bozukluğu, ağız, dil, dudak ve damak yapısındaki bozukluklar, nörolojik durumlar, bilişsel sınırlılıklar ya da psikolojik sorunlar eşlik edebilir.
Okul öncesi dönemde nedeni bilinmeyen fonolojik bozuklukların oranı %2.5'tir. Erkeklerde kızlara göre daha sık görülür. Bozukluğun görülme sıklığı ve şiddeti yaşa bağlı olarak da farklılık göstermektedir. Genellikle 4 yaşlarında belirginleşir. Okul öncesi dönemde sıklığı %3-5 iken okul çağı çocuklarında %2 oranındadır. 6-7 yaşındakilerin yaklaşık %2-3'ünde orta dereceden ağır dereceye kadar olan fonolojik bozukluk vardır, oysa hafif derecedeki sıklık daha yüksektir. 17 yaşından sonra ise bu oran %0.5'e düşer.
Ağır dereceli fonolojik bozuklukta çocuğun konuşması aile bireyleri tarafından bile anlaşılamayabilir. Bozukluğun daha hafif dereceleri ise okul öncesi ya da okul ortamına kadar tanınmayabilir ancak aile dışındakiler tarafından anlaşılabilir. Nedenin bilinmediği hafif derecelerde kendiliğinden iyileşmelere sık rastlanır. İletişimsel becerilerin gelişimi değerlendirilirken kişinin içinde bulunduğu kültür ve dil yapısı özellikle iki dilin geçerli olduğu ortamlarda büyüyenlerde dikkate alınmalıdır.
Mental retardasyon (MR), işitme bozukluğu ya da başka bir duyusal bozukluk, konuşma ile ilgili motor bir bozukluk ve ağır çevre yoksunluğu konuşma bozuklukları ile birlikte görülebilir. Bu sorunların varlığı zeka testi, odyometrik test, nörolojik testler ve klinik muayene ile belirlenebilir. Böylesi durumlarda fonolojik bozukluk tanısının eklenmesi için konuşmadaki zorluğun bu sorunlara eşlik edenden daha fazla olması beklenir.
Konuşma ritmi ya da sesle sınırlı sorunların kekemelik olarak ele alınması gerekir. Konuşma bozuklukları çevresel uyarı yoksunluğuna bağlı ise çevresel sorunun düzeltilmesi çocuğun konuşmasında hızlı bir düzelmeyi sağlayabilir.